sadece spor olsun diye - Derbilermi Belirleyecek?
Murat Usta

 



23.09.2008 (sporx.com)

 4 hafta geride kalırken, Turkcel Süper Lig’in bu sezon farklı olabileceğinin sinyallerini aldık. Dört büyüklerin dördünün de yarışın içinde olabileceğini hissettirdiği bir lig başlangıcı uzun süredir görmemiştik. Geçen sezonun şampiyonu Galatasaray inanılmaz hücum gücüyle dikkat çekerken, Trabzon ve Beşiktaş “taş” gibi takımlar olduklarını ve defanslarında kolay geçit vermeyeceklerini gösterdiler.

Fenerbahçe ise deplasmalarda bocalasa bile, takim kalitesiyle bu yarışın içinde olacağını gösterdi. Peki bu ne kadar böyle devam edecek,dört takımdan hangisi ilk olarak yarıştan kopacak? Ya da hiçbiri kopmayacak mı?

Handikaplara bakalım önce. Galatasaray için en büyük problem, sürekli teknik direktörü hakkında konuşulması. Skibbe’nin hareketlerinde görülen gerginlik artık suratına vurmuş durumda. Kocaelispor maçının başlarında yedek kulübesine kameralar her döndüğünde takımından ve kendinden emin bir adam yerine “Ya bu maçı kaybedersem” stresi yaşayan bir adam görüntüsü vardı.

Bu bir antrenör için olabilecek en kötü durumlardan biri. Artık kendisi gibi davranabilmesi çok zor. Her maça “Aman” diye çıkacak. Tek kurtuluş yolu, üst üste alınacak galibiyetlerle yeniden sağlanacak özgüven. Yoksa yönetimin “Hocamızın arkasındayız” açıklamaları değil...

Fenerbahçe’nin problemi kaybedilen adamların yerlerinin dolmaması. Ya da gereğinden fazla para harcayarak doldurulmaya çalışması. Bir de ilk 11 dışında takıma direkt katkı yapacak, as oyuncuların yerini dolduracak adam sayısı çok az. Sakatlıklara çok dikkat etmesi lazım sarı-lacivertlilerin.

Ligin 3. haftasında gördüğümüz gibi Fenerbahçe 3-4 as oyuncusu olmayınca Hacettepe’ye bile yenilebiliyor. Takım bir anda kalabalıklaştırılamayacağına göre, sakatlık olmaması için dua etmesi lazım Fenerbahçelilerin. Galatasaray’ın şu anki durumunda olsalardı, toparlanmaları, lige geri dönmeleri çok zor olurdu.

Beşiktaş’ta bahar havası yaşanıyor. Yıllardır değirmen gibi öğütülen stoperlerden sonra Sivok ve Zapotocny aranılan kanlar olabileceklerini gösterdiler ilk haftalarda. Zapotocny transferi ilk yapıldığında bu kadar para (yaklaşık 5 milyon euro) verilir mi bir stopere, Beşiktaş yine sokağa atıyor parasını demiştim. Ama şu anki gibi gidecekse Beşiktaş defansı, lafımı geri alıyorum. Takımın ileri rahat gitmesini sağlayacak ve işini bu kadar düzgün ve hakkını vererek yapacak her mevki için bu para harcanır.

Çok net konuşmak için biraz erken, ama görünüş defansta gayet iyi. Ofansı zaten iyiydi Beşiktaş’ın, forma dağılımını adil ve yerinde yaptıktan sonra orada zaten problem yok. Dikkat edilmesi gereken şey, eğer olumsuz birkaç sonuç alınırsa onları da tolere edebilmek. Çünkü Beşiktaş’ta işler iyiyken her şey “çok iyi”, kötüykense “çok kötü”...

Trabzon da umut veriyor. Özellikle Song, Egemen, Giray, Ceyhun gibi sağlam defans oyuncularını almanın faydasını görüyor şu anda Trabzon. Büyük takımların defansları sağlam olunca maçı kazanma olasılıkları çok artıyor. Çünkü formanın gücünün yanına ileride oynayan birkaç yıldız oyuncunun kişisel becerisi eklenince; gol bulmaları sorun olmuyor.

Yeter ki yemesinler. Trabzon da yemiyor. Eğer Ersun Yanal sakat ve cezalılar olduğunda kulübeden sahaya sistemini devam ettirebilecek birkaç oyuncu da çıkarırsa, Trabzon ligin zirvesinden ayrılmaz. Ve bir de tabii ki kendi evindeki dev maçları kazanırsa...

Söz dev maçlara gelmişken... Bu sene dört büyüklerin kendi aralarındaki maçlar her seneden daha önemli olacak gibi. Anadolu takımlarıyla evlerinde oynadıkları maçlarda şu ana kadar sürekli süpürdüler. (G.Saray-Antalya maçı hariç). Rakipler sahada 11 kişi kalmakta dahi kalmakta zorlanıyorlar.

Sürpriz puan kayıpları olsa dahi her bir takım için bu eşit miktalarda. Böyle bir durumda da devreye derbiler girecek. Alınacak her puan, rakibe aldırılmayacak her puanın etkisi artacak. Trabzon Yattara’sız olmanın da verdiği handikapla iyi kullanamadı ilk şansını Beşiktaş karşısında. Ama eğer ki mücadelenin içinde olacaksa Fenerbahçe ve Galatasaray’ı eli boş göndermeli. Aynı şey İstanbul’un üç büyüğü için de geçerli.

Öncelikle kendi sahalarındaki tüm maçları kazanmalılar, ardından da rakip deplasmanlardan puan çalmaya bakmalılar. İki tane ilk sezonunu yaşayan yabancı hocaya karşı iki başarılı yerli hoca. Şampiyonluk yarışının içinde olmak istiyorlarsa 28 maçı iyi oynamak zorundalar ama şampiyon olmak istiyorlarsa rakipleriyle olan 6 maçı çok iyi ve korkusuzca oynamak zorundalar.

Bugün 2 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol